Spektral
renkler 1876'da Isaak Newton ile sistematik anlamda düzenlenmiştir. Daha
sonra algılamada üç rengin yeterli olacağını Young belirlemiş ve Maxwell
bu üç rengi görünür ışık spektrumunun başı, ortası ve sonuna denk gelecek
şekilde "Kırmızı", "Yeşil" ve "Mavi" olarak
saptamıştır. Ancak üç reseptörü 1957'de Rushton "Erythrolabe"
(Kırmızıya duyarlı) "Chromolabe" (Yeşile duyarlı) ve "Cyanolabe"
(Maviye duyarlı) olarak belirlemiştir. Bu üç reseptör birlikte uyarıldığı
zaman beyaz, hiç biri uyarılmadığı zaman ise siyah algılanır. İki reseptörün
birlikte uyarılması ile de ikincil renkler algılanır.
%50 Kırmızı +
%50 Yeşil |
= Sarı |
%50 Yeşil + %50
Mavi |
= Turkuaz |
%50 Kırmızı +
%50 Mavi |
= Magenta (Mor) |
%33 Mavi + %33
Kırmızı + %33 Yeşil |
= Beyaz |
Bu üç
reseptörden filogenetik olarak belli bir dalga boyuna ilk özgünleşen mavidir.
Kırmızı ve yeşil maviden daha sonra ayrıldığı için bu renklerle ilgili
renk körlüğüne daha sık rastlanır. Algılanan bilgiler beyinde oksipital
loba taşınır. Burada V1 adındaki alanda renk ve renkli formlara duyarlı
hücreler blob denen kümeler oluşturur. Siyah/Beyaz formlara duyarlı hücreler
ise interblob alanlarda toplanmaktadır. Renk bilgileri daha sonra yine
oksipital lobda olan V4 alanına taşınır. V4 renkli algıya ayrılmış özel
alandır. V4'de oluşan problemler akromatopsi (renkli algının bozulması)
ile birlikte seyreder ve hasta dünyayı sadece grinin tonlarında algılar.
Renk belleği ise genelde sözel ve duygusal renk bellekleri olarak yapay
bir şekilde sınıflanır.
Newton kendi geliştirdiği
renk halkasının uçlarını birleştirerek spektrumda eksik olan Magenta rengini
de oluşturmuş ve bu halkayı 12'ye bölerek renklerin sistemli bir şekilde
değerlendirilmesinde belki de ilk adımı atmıştır. Bauhaus sanat okulunda
renk eğitimi veren Iten, öğretisini bu temele dayandırmıştır.
Boyaların karıştırılması
sonucunda ortaya çıkan renkleri açıklayan "Çıkartma (Substraksiyon)
teorisine" göre Turkuaz, Magenta ve Sarı renkleri ile tüm renklerin
aslına yakın reprodüksiyonu mümkün olmuştur. Bu üç renk günümüzün matbaası
ve renkli filmlerin temelini oluşturur. Çıkartma teorisine göre ortak
olan renk yansıtılır, kalan renkler emilir ve görülmez. Örneğin Mavi ve
Yeşil reseptörleri uyaran Turkuaz ile Yeşil ve Mavi reseptörleri uyaran
Sarı boyaların karıştırılması sonucu her iki boyada ortak renk olan yeşil
görünür, geri kalan renkler diğer boya tarafından emilir. Mavi sarı tarafından
kırmızı ise turkuaz tarafından emilerek yok olur.
%50 Turkuaz +
%50 Magenta |
= Mavi |
%50 Turkuaz +
%50 Sarı |
= Yeşil |
%50 Sarı + %50
Magenta |
= Kırmızı |
%33 Turkuaz +
%33 Magenta + %33 Sarı |
= Siyah |
Gördüğümüz çoğu renk
"absorpsiyon" yolu ile oluşmuştur. Obje, ışıkta bazı dalga boylarını
absorbe ettikten sonra sadece göründüğü renge ait dalga boyunu yansıtır.
Transparan maddeler yansıttığı renkte değil, içinden geçirdiği dalga boyları
renklerinde görünür. Bazı floresan boyalar aldıkları ışığı depolayarak
dalga boyunu değiştirip farklı bir renkte ve dalga boyunda yansıtırlar.
Bazan da ışığın kendisi renklidir. Işığın kaynağı Kırmızı alev gibi sıcak
veya neon/ateş böceği kimyasal ışığı gibi soğuk olabilir. Sabun köpüğünde
ve su yüzeyindeki ince filmlerde birbirine çok yakın iki yansıtıcı yüzey
vardır. Oluşan renkler, iki ayrı yüzeyden yansıyan ışık dalgaları arasında
oluşan girişim sonucu oluşur. Bazı kelebek ve böceklerdeki doygun mavi
ve yeşiller, CD'lerdeki renkler difraksiyon (saçılma) yoluyla oluşur.
Yeşil renk bu yolla oluşur. Gök yüzünün mavisi ise, toz ve su parçacıkları
tarafından saçılan kısa dalga boylarının sonucudur.
Görme eylemi nefes
almak gibi kendiliğinden gelişen bir eylem değildir. Çeşitli insanlar
renk uyumunu dile getirirlerken birbirlerinden farklı anlatımlar amaçlamaktadırlar.
Görünen objeler renk, form, doku, gölge, hareket ve anlam açısından değerlendirilirler.
Renk algılamasında karşılaştırma için kullanılan genel olarak yedi kriter
vardır:
1.
Renk kontrastı, yedi kontrast arasında en basit olanıdır ve
renk dairesindeki renklerin en saf şekillerini kullanarak oluşturulabilir.
İki renk ile bir kontrast yaratırken karşı karşıya gelen iki renk kullanılabilir.
Mor/Sarı en basit algılananlardan biridir. Triadlar ise renk halkasından
eşkenar bir üçgen oluşturacak şekilde seçilebilir. Resimlerde çok kullanılan
sarı/kırmızı/mavi bu biçimde oluşturulmuş güçlü bir triaddır. İkiz kenar
üçgenlerin etkileri daha çok diadlara yakındır. Ayrıca kare kullanarak
üç farklı tetrad yaratmak da olasıdır.
2.
Açıklık/koyuluk kontrastı, gece/gündüz gibi sürekli tekrarlanan
vazgeçilmez kavramlardandır. Aydınlık/karanlık, açık ve koyu kutuplarını
açıklayan en belirgin renkler Siyah ve Beyaz'dır. Beyaz gözdeki koni ve
basillerin şiddetli uyarılma, siyah ise dinlenme halidir. Grinin tonları
ve diğer tüm renkler, siyah ve beyaz arasında yer alır. Açıklık/koyuluk
kontrastı grinin tonlarında kullanılabileceği gibi renklide de açık ve
koyu renkler anlamında kullanılabilir.
3.
Sıcak/Soğuk kontrastı yedi kontrast arasında en dikkat çekicilerindendir.
Alev ve sıcağı düşündüren renkler arasında sarı, turuncu ve kırmızı sayılabilir.
Yapılan bir deneyde Mavi bir odada oturanlar, kırmızı bir odada oturanlara
göre daha çabuk üşümeye başlamışlar. Sıcak/soğuk kontrastını bazı kelimelerin
uyandırdığı duygularda da görebiliriz. Gölge/Aydınlık, Şeffaf/Mat, Semavi/Dünyevi,
Uzak/Yakın, Buzul/Çöl, Islak/Kuru .. Sıcak/soğuk kontrastı kullanılarak
yapılan resimlerde daha güçlü duygular hedeflenmektedir.
4.
Doygunluk kontrastı: Renk dairesinin kenarında kalan renklerin
hepsi doygun renklerdir. Dairenin ortasına yaklaştıkça doygunlukları azalır
ve grileşirler. Renkler saf halleriyle dikkat çekici özellik taşırlar.
Doygun renkler doğada genelde zehirli ve tehlikeli olmanın işareti gibi
algılanırlar. Saf renklere beyaz karıştırıldıkça daha barışçıl ve dinlendirici
bir duygu biçiminde algılanırlar. Siyahın karışması ile renkler hastalıklı
ve melankolik bir özellik kazanır. Renklerin saf olarak kullanılması "ben
önemliyim" veya "ben buradayım" anlamını da taşır.
5.
Komşuluk kontrastı:
Büyük, kırmızı bir zemin üzerinde küçük, siyah bir kare nasıl görünür?
Kırmızıya komşu olan renkler koyu turkuaz rengine doğru bir değişiklik
gösterir. Göz başka renklere komşu olan renkleri komplementer renklere
yaklaştırarak görür. Kırmızı kravatlar üzerinde siyah iplik kullanan üretici
ipliğin siyah olduğu konusunda ısrar edince büyük zarara uğramıştır. Siyah
iplik yerine kahverengi iplik kullansaydı belki de zararının önüne geçilebilirdi.
Beyaz etrafındaki
renklerin parlaklığını azaltır ve sönük görünmelerine neden olur. Siyah
ise çevresindeki renklerin daha parlak ve canlı görünmesini sağlar.
6.
Komplementer (tamamlayıcı) kontrast: Boyalar birbirine karıştırıldığında,
Siyah/Gri oluşturan renkler tamamlayıcıdır. Bunlar Turkuaz+Kırmızı, Sarı+Mavi
ve Magenta+Yeşildir. Hering'e göre, insan gözü gri rengi arar ve grinin
anlamı göz dibindeki algılama hücreleri olan koni ve basillerin uyarılma
durumunun dengelenmiş olmasıdır. Bu durumda birleşmesinden gri oluşan
renkler, "harmonik" sayılırlar. Toplamı gri olmayan renkler
ise ilgi çekici veya uyumsuz gibi algılanırlar.
7.
Alan genişliği kontrastı:
Her rengin etkisi doğal olarak kapladığı alan kadardır. Ancak birden fazla
renk söz konusu olduğunda hangisinden ne oranda kullanılacağı belirlenmelidir.
Renkleri dengeye dayalı kullanmak amacıyla Goethe, renklere dikkat çekme
özelliklerine göre ağırlık değeri vererek bazı rakamlar vermiştir. Sarı
9, Turuncu 8, Kırmızı 6, Mor 3, Mavi 4, Yeşil 6. Tüm renkleri kapsamamasına
karşın Goethe'nin değerlerini benimsemiş bazı ressamlar bu rakamlar ile
uyumlu alan ölçümlerini tekrar hesaplamışlardır. Sarı 3, Turuncu 4, Kırmızı
6, Mor 9, Mavi 8, Yeşil 6. Bu alan genişliği değerlerini kullanırsak denge
için mor/sarı oranı 9/3 = 3/1 olmalıdır.
Renk
küresi:
Ekvator düzleminde Newton halkası: Kuzey kutbunda parlak bir beyaz ve
Güney kutbunda parlak bir Siyah bulunan bir küre düşünün ve Kuzey ve Güney
kutbunu bir birine bağlayan çizgi üzerinde tüm gri tonları bulunsun. Kürenin
içini ise orta eksene doğru doygunluğu azalan renkler doldursun. Ekvatorda
saf renkler, Kuzey'e doğru açık renkler, Güney'e doğru da koyu tonları
içersin. Meridyenlerin üzerini renklerin açık ve koyu tonları kaplayacaktır.
Renk
küpü:
Renk küpleri RGB (Red-Green-Blue/Kırmızı-Yeşil-Mavi)
teorisine göre yapılmışlardır. Başka bir ifade ile küp ile görünebilen
tüm renkleri ifade etmek mümkündür. Küpler RGB teorisinin görselleşmiş
halinden başka bir şey değildir.XYZ eksenlerinde RGB değerleri belirli
bir ölçek ile ifade edilince, en düşük değerden en yüksek değere kadar
tüm renk tonlarını içeren küp şeklinde bir yapı ortaya çıkar. Bu küp üzerinde
0-0-0 noktasındaki renk siyah, 255-255-255 noktasındaki renk beyazdır.
Diğer köşeler 3 birincil renk olan kırmızı, yeşil, mavi ve üç ikincil
renk olan sarı, turkuaz ve magenta'ya aittir. Küpün yüzeyine yakın bölüm
genellikle doygun renkleri, siyah ve beyaz köşe arasında çizilerek küpün
içinden geçen hayali diyagonal'a yakın eksen ise doymamış renkleri içerir.
Küpün tam ortası da gridir.
W. Oswald'a göre,
hangi renklerin hoşa gidip hangilerinin etkisiz veya rahatsız edici olduğunu
deneyimle öğrenilir. Ancak önemli olan bu etkinin nasıl belirlendiğidir.
Doğa dinamizmini en belirgin olarak mevsimlerin ve buna bağlı olarak da
renklerin değişmesi ile gösterir: Sarı sıcak renklere uzanan boyutta beyaza
en yakın olanıdır ve sarı-yeşil sarının etkisini arttırır. Pembe, pastel
maviler, sarı-mor çiçekler .. Doğanın da uzantısı olarak renklerin duygularımızın
sembolleridirler.
Kırmızının modülasyonu
cennet ve cehennem arasındaki tüm tonları yansıtabilir. Kırmızı siyah
üzerinde şiddet ve ateşi simgelerken, beyaz üzerinde pembe belki de manevi
bir aşkın göstergesi gibidir. Turuncuya doğru kayan bir kırmızı romantik
bir serüvenin başlangıcı olabilir. Beyaz üzerinde kırmızı kan ve ölümü
akla getirir. Yüzdeki kırmızılık utanma, kızgınlık ve ateşin belirtileridir.
Altın sarısı, maddenin
en yüksek değerini ifade eder. Sarı bolluk, kutsallık, güneş ve zenginliğin
simgesidir, parlaktır ama şeffaf değildir. Bazan karanlığın içinden çıkan
ışık anlamında, aydınlığın simgesi olmuştur. Bu anlamda sarı, bilgi anlamına
da gelir. Ancak sarıya gri ve siyah karıştırılırsa, yalan, ihanet, ve
akılsızlık olarak algılanır. Bazan da sarı dengeyi, hareketi ve hafifliği
anlatır.
Yeşil umudun ve doğanın
rengidir. Doğurganlık ve huzur yeşilin anımsattığı diğer değerlerdir.
Yeşil-sarı ilkbaharın gençlik gücünü doruğunda gösterir. Maviye kayan
bir yeşilde manevi yaşam ötesi yüklemeleri artmaktadır. Yeşil, rengine
ve açıklık koyuluk derecesine göre çok çeşitli anlamlar ifade edebilir.
Ayrıca kültürel/dinsel faktörler özellikle yeşilin algılanmasında önemli
rol oynar.
Güneşli ve mavi bir
gökyüzü sağlık ve canlılık hislerini uyandırır. Siyah üzerinde mavi, gece
parlayan bir neon gibi canlıdır. Gece ve gündüz gökyüzü hep mavi ile özdeşleştirilir.
Sualtında görünen denizin derin mavisi ile yükseklerde gördüğümüz maviler
heyecanlandırıcı etkilere sahiptirler. Semavi ve göksel anlamlar için
mavinin üstünlüğü tartışılmaz. Aynı mavi ile duvarlarımızı boyarsak anlamı
ve yaratacağı hisler farklı olacaktır. Akşam mavisi hüznün rengidir. İnsan
yüzünün mavi renk altında görünmesi ise hastalık ve ölüm düşüncelerini
akla getirir.
Renk
körlüğü testleri
- www.colormatters.com
- www.presscolor.com
- www.fadu.uba.ar/sicyt/color
- www.wetcanvas.com
- www.sanford-artedventures.com
- www.uncc.edu/lagaro/cwg/color
- http://www.geocities.com/SoHo/Studios/9594/renk.htm
- http://www.cihannet.com/cnet/yasam/saglik/renktest
|